TEOG CEBİRSEL İFADELER KONU ANLATIMI

Cebirsel İfadeler

NOT: KONU ANLATIM VİDEOSU EN ALTTADIR

Özdeşlik

İçinde değişken bulunan ve değişkenin aldığı tüm gerçek sayı değerleri için sağlanan eşitliklere özdeşlik denir.

Denklem

İçinde değişken bulunan ve değişkenin alabileceği bazı gerçek sayı ve sayılar için sağlanan cebirsel ifadelere denklem denir.
8.sinif-cebirsel-ifadeler-1
Örnek Soru
8.sinif-cebirsel-ifadeler-2
Cevap
8.sinif-cebirsel-ifadeler-3
Örnek Soru
8.sinif-cebirsel-ifadeler-4
Cevap8.sinif-cebirsel-ifadeler-5
Örnek Soru
8.sinif-cebirsel-ifadeler-6
Cevap8.sinif-cebirsel-ifadeler-7
Örnek Soru
8.sinif-cebirsel-ifadeler-8
Yukarıdaki tabloda bazı eşitlikler verilmiştir.
Buna göre, kaç numaralı eşitlikler özdeşliktir?
8.sinif-cebirsel-ifadeler-9
Cevap
8.sinif-cebirsel-ifadeler-10


İki Tersimin Toplamının ve Farkının Karesi Özdeşliği
8.sinif-cebirsel-ifadeler-12


Örnek Soru
8.sinif-cebirsel-ifadeler-13
Cevap
8.sinif-cebirsel-ifadeler-14
İki Kare Farkı Özdeşliği
8.sinif-cebirsel-ifadeler-15


TEOG KAREKÖKLÜ SAYILAR KONU ANLATIMI


TEOG KAREKÖKLÜ SAYILAR KONU ANLATIMI



TEOG EBOB-EKOK KONU ANLATIMI

8.SINIF TEOG EBOB-EKOK KONU ANLATIMI



TEOG CÜMLENİN ÖĞELERİ KONU ANLATIMI

CÜMLENİN ÖGELERİ

Cümle, bir düşünceyi, bir dileği, bir haberi ya da duyguyu tam olarak anlatan, bir veya birden çok sözcükten oluşmuş anlatım birimidir. Cümle içindeki sözcüklerin tek başlarına ya da diğer sözcüklerle grup oluşturarak yaptıkları göreve de öge denir.
Cümlenin oluşumu için çekimli bir fiil ya da ek fiille çekimlenmiş isim soylu bir sözcük gerekir. Bu iki unsurdan birinin özelliklerine sahip bir sözcük, bir cümleyi oluşturmak için yeterlidir.
Cümlenin öğeleri, temel ögeler, yardımcı ögeler ve ara sözler olmak üzere üç temel grupta incelenir:
1. Temel Ögeler
Bir düşünceyi, bir dilek ya da duyguyu söz veya yazı ile anlatabilmek için en az iki öge gereklidir. Bunlar yüklem ve öznedir. Bunlara cümlenin temel öğeleri denir.
1.1. Yüklem (Fiil, Eylem)
Cümledeki işi, hareketi, yargıyı bildiren çekimli unsura yüklem denir. Yükleme, cümlede yargı bildiren çekimli öge de diyebiliriz. Yüklem, yukarıda belirttiğimiz gibi, cümlenin temel öğesidir. Yani yüklem olmadan cümle de oluşmaz.
NOT: Yüklemi bulmak için herhangi bir soru yoktur. Fiiller ya da isim soylu sözcükler çekimlenerek bu görevi üstlenir. Yüklem bir sözcükten oluşabileceği gibi sözcük grubundan da oluşabilir.
1.2. Özne
Yüklemin bildirdiği iş, oluş ya da durumu yapan ve­ya cümledeki olanı karşılayan ögeye özne denir. Özne, cümlenin temel öğesidir; ancak her cümlede bulunmak zorunda değildir.
Özne, fiil cümlelerinde işi yapandır. İsim cümlelerin­de bir eylem bulunmadığı için özne, yüklemin bil­dirdiği durumda olandır. Özne, yükleme sorulan “kim, ne?” soruları ile bulunur. Ancak özellikle “ne” sorusu, nesneyi bulmak için de sorulduğundan, özne sorusunu yükleme “yapan kim, olan ne?” biçimlerinde sormamız daha doğru olur.

» Özne; gerçek özne, gizli özne ve sözde özne olmak üzere üç grupta incelenir:

1.2.1. Gerçek (Açık) Özne

Yüklemin bildirdiği yargıyı gerçekleştiren ya da yargının konusu olan varlığın cümlede açıkça ifade edildiği öznedir.

1.2.2. Gizli Özne

Cümlede bir sözcük ola­rak bulunmayan, yüklemin çekiminden anlaşılan öznelere gizli özne denir.

1.2.3. Sözde Özne

Eylemin kim tarafından yapıldığı belli olmayan cüm­lelerde işten etkilenen unsur özne kabul edilir. Böyle öznelere sözde özne denir.

NOT: Söz ya da söz öbekleri cümlede özne olabilir. Ad tamlaması, sıfat tamlaması özne olarak kullanıla­bilir.
2. Yardımcı Ögeler
Cümlenin yardımcı öğeleri nesne, dolaylı tümleç (yer tamlayıcısı), zarf tümleci (zarf tamlayıcısı) ve edat tümlecidir.
2.1. Nesne
Nesne, cümlede öznenin yaptığı işten etkilenen öğedir. Nesne, sadece yüklemi geçişli olan fiil cüm­lelerinde vardır ve yükleme sorulan “ne, neyi, kimi?” sorularıyla bulunur.
» Nesneyi belirtili nesne ve belirtisiz nesne olmak üzere iki grupta incelemek mümkündür:
2.1.1. Belirtili Nesne
Yükleme sorulan “neyi, kimi?” so­rularına cevap veren sözcük ya da sözcük gruplarıdır. Belirtili nesne durumundaki sözcük ya da sözcük­ler yükleme belirtme hâl ekiyle (-i) bağlanır.
2.1.2. Belirtisiz Nesne
“-i” belirtme hâl ekini almayan ve özneyi bulduktan sonra yükleme sorulan “ne?” sorusuna ce­vap veren sözcükler, belirtisiz nesne olur.

NOT: Cümlenin öğeleri bulunurken özne ve nesneyi karıştırmamak için önce yüklemi, sonra özne­yi, daha sonra da nesneyi bulmalıyız.



Dolaylı Tümleç, yüklemi yer anlamıyla tamamlayan ögedir.
2.2. Dolaylı Tümleç (Yer Tamlayıcısı)
Cümlede yaklaşma, bulunma, uzaklaşma bildi­ren, yüklemi yer anlamıyla tamamlayan öğedir. Yer tamlayıcısı “-e, -de, -den” ekleriyle oluşan sözcük veya söz­cük gruplarıdır. Dolaylı tümleç, yükleme sorulan “ki­me, kimde, kimden; nereye, nerede, nereden; ne­ye, neyde, neyden?” gibi sorularla bulunur.



NOT: İsmin “-e, -de, -den” hâl eklerini alan her sözcük cümlede dolaylı tümleç görevinde bulunmaz. Bu ekleri alan sözcükler, cümlede zaman veya du­rum bildirirse, zarf tümleci olur.

2.3. Zarf Tümleci (Zarf Tamlayıcısı)

Yön, zaman, tarz, sebep, miktar, vasıta ve şart bildirerek yüklemi tamamlayan ve yükleme sorulan “ne zaman, nasıl, niçin, niye, neden, ne kadar, ne şekilde?” gibi sorulara cevap veren söz ya da söz öbekleri cümlede zarf tümleci (zarf tamlayıcısı) olarak kullanılır.

NOT: Aşağı, yukarı, içeri, dışarı, ileri, geri vb.” sözcük­ler, yalın halde kullanıldığında zarf tümlecidir. An­cak bu sözcükler isimlere eklenen hâl eklerini aldıklarında zarf tümleci olmaz, cümlenin farklı bir öğesi olur.
Yüklemin ne ile (hangi araçla), kimin ile, hangi amaçla, yapıldığını gösteren söz öbeklerine edat tümlecidenir. Yükleme sorulan “ne ile, ne için, kiminle, kimin için?” sorularıyla bulunur.
Edat tümleci olarak adlandırılan tümleçler de birer zarf tümlecidir. Çıkmış sorularda, seçeneklerde bile olsa, edat tümleci adının geçtiği görülmemiştir. Ancak bazı soruların çözümünde yardımcı olduğu söylenebilir. Eğer seçeneklerde “edat tümleci” adı geçmiyorsa, siz “edat tümleci” olarak gördüğünüz söz öbeklerine zarf tümleci de diyebilirsiniz.

TEOG FİİLİMSİ (EYLEMSİ) KONU ANLATIMI

NOT:DERS ANLATIM VİDEOSU EN ALTTADIR

FİİLİMSİ (EYLEMSİ)

Fiillere getirilen birtakım eklerle oluşturulan; fiillerin isim, sıfat, zarf şeklini yapan sözcüklere fiilimsi denir.
Fiilimsiler, eylemden türeyen, ancak eylemin bütün özelliklerini göstermeyen sözcüklerdir. Bunlar bir fiil gibi olumsuz yapılabilir; ancak bir fiil gibi çekimlenemez.
Örneğin; “silmek” fiilini “siliyorum” biçiminde çekimleyebiliriz; ama “silen” sıfat-fiilini “sileniyorum” biçiminde çekimleyemeyiz.
Fiilimsiler, fiillere getirilen “fiilimsi ekleri” ile ortaya çıkarlar. Yani fiiller bazı ekler sayesinde fiilimsi olurlar. Bu ekler fiilden isim yapma ekleri olarak da bilinir ki bunlar eklendiği fiili isim soylu sözcük yaparak o sözcüğün cümlede “isim, sıfat ve zarf” görevinde kullanılmasını sağlarlar. (Fiilimsiler, fiilden isim yapma eki aldıkları için türemiş bir sözcük olarak kabul edilirler.)
Özellikleri:
  1. Eylemlerden türetilirler.
  2. Olumsuzluk eki (-me, -ma) alabilirler.
  3. Fiillerin aldığı “fiil çekim eklerini” yani şahıs ekleri, haber ve dilek kiplerini alamazlar.
  4. Yarım yargı bildirir, yan cümlecikte yüklem olurlar. Yan cümlecikte özne, tümleç gibi öğeler bulunabilir. Geçişli olanlar nesne de alabilirler.
  5. Cümlede ad soylu sözcük (ad, sıfat, zarf) gibi görev yaparlar.
Fiilimsiler üçe ayrılır:
  1. İsim-Fiil (Mastar)
  2. Sıfat-Fiil (Ortaç)
  3. Zarf Fiil (Bağ-Fiil, Ulaç)

1. İSİM-FİİL (MASTAR)

Fiillere getirilen “-ma, -me, -mak, -mek, -ış, -iş, -uş, -üş” ekleriyle yapılır. Bu ekleri, aklımızda daha kolay kalması için “-iş,-me,-mek” veya “-ma,-ış,-mak” şeklinde kodlayabiliriz. Bu ekler fillere gelerek onları cümle içinde “isim” yaparlar. İsim-fiiller, fiillerin isim gibi kullanılabilen şekilleridir.

» İsim – fiiller, isim çekim eklerini alabilir.

» İsim – fiiller, olumsuzluk ekini almış fiillerle karıştırmamalıdır.

» İsim fiil eki almış olmasına rağmen zamanla kalıplaşarak bir varlığın veya kavramın adı haline gelmiş sözcükler vardır. Bunlar fiilimsi olarak kabul edilmezler.

2. SIFAT-FİİL (ORTAÇ)

Fiillere getirilen -an, -en, -ası, -esi, -maz, -mez, -ar, -er, -dık, -dik, -duk, -dük, -acak, -ecek, -mış, -miş, -muş, -müş” ekleriyle yapılır. Bu ekleri, aklımızda daha kolay kalması için -an,-ası,-mez,-ar,-dik,-ecek,-miş şeklinde kodlayabiliriz. Çoğu zaman sıfat görevinde kullanılırlar. Varlıkları niteledikleri için sıfat, yan cümlecik kurdukları için de fiil sayılan kelimelerdir.

» Bazı sözcükler, sıfat-fiil eklerini alarak kalıcı isim olur. Fiilimsi özelliğini kaybeder.

» Kimi zaman sıfat – fiiller çekimli fiillerle karıştırılabilir. Karıştırmamak için sözcüğün yüklem görevinde mi yoksa sıfat görevinde mi kullanıldığına bakmalıyız.

» Sıfat-fiiller niteledikleri isim düştüğünde onun yerine geçerek bir isim gibi kullanılırlar yani adlaşırlar. Sıfat-fiiller adlaşmış olsa bile fiilimsi sayılırlar.

TEOG SÖZCÜKTE ANLAM KONU ANLATIMI

                            8.SINIF TEOG TÜRKÇE KONU ANLATIMI
NOT: KONU ANLATIM VİDEOSU EN ALTTADIR
KELİME ANLAMI

SESTEŞ (EŞSESLİ) SÖZCÜKLER
Yazılışları aynı, anlamları arasında hiçbir ilgi bulunmayan sözcüklerdir. Örneğin;
Bir gül de içimiz aydınlansın.
Bu gül bahçesini çok severim.
cümlelerinde altı çizili sözlerin yazılışları aynıdır. Ancak birincisi eylem, diğeri çiçek ismi olan bu sözler arasında hiçbir anlam ilgisi yoktur. Öyleyse bunlar sesteş sözcüklerdir.
ÖZDEYİŞ (VECİZE)
Kim tarafından söylendiği bilinen özlü sözlerdir. Genellikle evrensel nitelikler gösterir.
Düşünüyorum, öyleyse varım.
Descartes
YANSIMA SÖZCÜKLER
Doğada duyulan seslerin taklit edilmesiyle oluşan sözcüklerdir. Bu sözcüklerde ses-anlam ilişkisi güçlüdür. Bu tür sözcükler sese dayalı olduğundan çoğu dilde benzerlik gösterir.
Çalılıktan çıtır çıtır sesler geliyordu.
Köpek acı acı havlıyordu.
Su şırıl şırıl akıyordu.
cümlelerinde altı çizili sözler yansımadır.
Yansıma sözcüklere benzeyen ancak ses ilgisi bulunmadığından yansıma denmeyen sözcükler de vardır.
Güneş pırıl pırıl parlıyordu.
Işıl ışıl bir güne merhaba dedik.
cümlelerinde altı çizili sözler sese dayalı olmadığından yansıma değildir.
İKİLEME
Sözün anlamını pekiştirmek, onu zenginleştirmek ya da değişik anlam ilgileri oluşturmak için iki sözün bir araya getirilmesiyle oluşan söz öbeğidir. İkilemeler yapıca ve anlamca farklılıklar gösterir.
a. Aynı sözcüğün tekrarıyla yapılabilir.
Usul usul sınıfı terk etti.
Koşa koşa geldi.
b. Yakın anlamlı sözcüklerin tekrarıyla yapılabilir.
Yalan yanlış sözlerle ortalığı karıştırdı.
Artık kimsede ar namus kalmadı.
c. Karşıt anlamlı sözcüklerin tekrarıyla yapılabilir.
Aşağı yukarı iki aydır kimse uğramadı buraya.
İşin aslını er geç öğreneceğim.
d. Biri anlamlı biri anlamsız sözcüklerle yapılabilir.
Eğri büğrü yollardan denize ulaştık.
İçeriye ufak tefek bir adam girdi.

e. Her ikisi de anlamsız sözcüklerle yapılabilir.
Ivır zıvır eşyaları tavan arasına kaldırdık.
Böyle eften püften sebeplerle oyalama beni.
f. Sözcüklerden biri ya da her ikisine ekler getirilerek yapılabilir.
Beni baştan aşağı şöyle bir süzdü.
Onunla başa baş mücadele etti.
Her ikileme cümleye değişik bir anlam katar.
Yüzüme acı acı gülümsedi. (kuvvetlendirme)
Gideli aşağı yukarı iki gün oldu. (ihtimal)
Ivır zıvır eşyaları atın. (değersiz)
Caddede sıra sıra ağaçlar vardı. (çokluk)
AD AKTARMASI
Benzetme ilgisi kurmadan bir sözün başka bir söz üzerine kullanılmasıdır. Bunda, parça söylenip bütün, genel söylenip özel çağrıştırılabilir.
“Biz hilale şan arayan gemicileriz.”
dizelerinde “hilal” sözü bayrak yerine kullanılmıştır.
“Bu derste Fikret’i okuyacağız.”
sözünde “Fikret” sözü Fikret’in şiirleri anlamında kullanılmıştır.